Eğitim çalışanlarının haklarının korunması ve geliştirilmesi, sorunlarına çözüm bulunması yönünde sendikal mücadeleyi kuşanmanın yanı sıra Türkiye’nin ve dünyanın sosyal ve siyasal meselelerine hassasiyet gösteren bir örgüt olmak hedefiyle kurulan Eğitim-Bir-Sen, 23 yıllık hak ve özgürlük mücadelesinde; emeğinin, çabalarının ve kazanımlarının sonucunda yeni bir destana daha imza atmıştır.
Darbecilerin, yasakçıların karşısında, milletin yanında yer alan, millet iradesinin çizdiği rotayı takip eden, hak ve özgürlüklerin gelişmesi için eğitim çalışanları adına mücadele vererek onlarca kazanım elde eden; mağdurların hak arama adresi, mazlumların güçlü sesi haline gelen Eğitim-Bir-Sen, eğitimcilerin teveccühüne mazhar olmuş ve imzalanan mutabakatlara göre 340 bin 325 üye sayısına ulaşmıştır.
Bütün il ve ilçelerde örgütlenerek yoğun bir faaliyet ortaya koyan, bütün işyerlerinde teşkilatlanan, Türkiye’nin emek, hak, demokrasi, sivilleşme ve özgürleşme bağlamında milletin özü, çalışanların gören gözü, işiten kulağı, tutan eli olan Eğitim-Bir-Sen, 15 Mayıs 2015 itibarıyla Milli Eğitim Bakanlığı’nda 310 bin 873, üniversitelerde 27 bin 197, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’nda 2248, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü’nde (TODAİE) 7 olmak üzere toplamda 340 bin 325 üye sayısıyla eğitim hizmet kolunda yetkisini sürdürmüş ve eğitim çalışanlarının hizmet sendikacılığını ideolojik sendikacılığa tercih ettiğini tescil etmiştir.
Yıllardır devam eden istikrarlı büyüme ve ortaya çıkan bu sayısal fark, ilkeli, tutarlı, sorunlardan beslenmeye tevessül etmeyen, kazanımlarını akademik ve kültürel faaliyetlerle süsleyen sendikacılık anlayışının revaçta; etnik ayrışmaya ve ideolojik saplantılara dayalı kısmi sendikacılığın ise iflasta olduğunu ispatlamıştır. Eğitim-Bir-Sen’in, kurulduğu günden bu yana, etkili ve yetkili sendika olma yolunda verdiği mücadele, 2011 Mayısı’ndan itibaren Türkiye’nin en büyük sivil toplum kuruluşu olma hüviyetiyle daha da anlam kazanmış ve bugün hem nicelik hem de nitelik anlamında zirvedeki yerini, diğer sendikalarla arasındaki farkı daha da açarak perçinlemiştir.
2009 yılında Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde aldığı yetkiyi bir emanet bilerek, emanete ehliyet için gerekli liyakati ve emek konusundaki dikkati sayesinde 2011 yılında genel yetkiyi alan Eğitim-Bir-Sen; 2012 yılında yetkisini güçlendirirken, 2013 yılında karşısına çıkan her türlü zorluğa rağmen samimiyet ve gayretiyle, 2014 yılında da büyümesini sürdürerek üye sayısını 279 bin 722’ye çıkarmış, 2015’te ise 60 bin 603 yeni üyenin katılmasıyla büyük bir başarıya imza atmıştır.
Kurucu Genel Başkanımız Mehmet Akif İnan’ın, ‘Hangi düşüncede, fikir kalıbı içinde olursa olsun, onun bir insan olarak kabul görmesi, inancından dolayı horlanmaması lâzım, isterse benim inancımın zıddı olsun. Ben ona da hakk-ı hayat tanınmasının kavgacısıyım” şeklinde ifade ettiği umde doğrultusunda emek ve özgürlük mücadelesini kararlılıkla sürdüren Eğitim-Bir-Sen olarak, eğitim çalışanlarının ekonomik ve sosyal haklarının geliştirilmesi için ter dökmeye, her türlü siyasal yaklaşım ve ideolojinden uzak durarak, kendi dinamizmini oluşturan medeniyet ve değer odaklı yeni sendikal anlayışla sorunun parçası değil, çözümün paydaşı olmaya devam edeceğiz.
İnsan onuruna yaraşır bir hayat için gerekli olan sosyal hakların ve mali iyileştirmelerin yapılması noktasındaki duruşumuzu, talepleri kazanıma dönüştürme mücadelemizi bundan sonra da kararlılıkla sürdüreceğiz. Sendikacılığı çağın ihtiyaçlarıyla örtüşen yeni bir sivil toplum kuruluşu anlayışıyla yöneterek gücümüze güç katmaya; yeri geldiğinde müzakereyi, gerektiğinde mücadeleyi elden bırakmadan, birtakım ideolojilere angaje olmadan, ortak akıl ve uzlaşmayla çalışanların hakları için mücadelemizi hız kesmeden devam ettireceğiz.
Milletimizin değerleriyle barışık eğitim çalışanlarının verdiği yetkiyi kullanırken, değerleri rehberimiz, emeklerinin karşılığı olan hak mücadelesi misyonumuz olduğu bilinciyle hareket edeceğiz. Herkesi kucaklama anlayışıyla çalışanlarımızı temsil etmenin gayreti içerisinde olacağız ve hiç kimsenin ‘öz yurdunda garip, öz vatanında parya’ muamelesi görmemesi için tüm gücümüzle çalışacağız.
Bir yandan, bize bu yetkiyi veren eğitim çalışanlarının sorunlarından arınmış bir şekilde işlerini yapabilmeleri, hayatını refah içinde sürdürmeleri için demokratik düzenimizin bir gereği ve çağdaş toplum yönetiminin öngördüğü yöntemlerle hayatını idame ettirmeleri yönündeki mücadelemizi sürdürürken; diğer yandan da, bin yıllık geçmişiyle bu topraklar üzerinde yaşayan milletimizin barış ve kardeşlik içerisinde nice bin yılları birlikte yaşamasını sağlayacak çalışmalara dün olduğu gibi bundan sonra da öncülük edeceğiz.
4/C’lisiyle, hizmetlisiyle, memuruyla, şefiyle, öğretmeniyle, idari personeliyle, akademisyeniyle, bütün eğitim çalışanlarıyla büyük bir aileyiz. Sorumluluğumuzun ve eğitim çalışanlarının beklentilerinin farkındayız. Mağdurların ve mazlumların sesi, kazanımların adresi olmaya, Eğitim-Bir-Sen’i zirveden yeni ufuklara taşımaya devam edeceğiz.
Bu duygu ve düşüncelerle, şube başkanı ve yönetiminden ilçe ve işyeri temsilcilerimize, üyelerimizden tüm teşkilatımıza; gecesini gündüzüne katarak adanmışlık duygusuyla; ruhuyla davamıza, aidiyet bedeniyle mücadelemize hayatiyet veren tüm üyelerimize; dahası, emek, ömür ve gönül veren herkese teşekkürler…